Ben 1930 yılında Antalya'da dünyaya geldim. Benim rahmetli annem ve babam beş vakit namazlarını kılan insanlardı. İlkokula başladığımız dönemlerde halk arasında "Saçının bir teli görünen bin yıl yanmış" ve "Dünya öküzün iki boynuzu üzerinde duruyor" söylentileri dolaşıyordu.
Gençlik günlerimizde babam bizlere Arap'ça okudu Kur'an'dan peygamberlere ait kıssalar anlatırdı.
Babamın Arapça olan Kur'an'ı dışında isimlerini bilmediğim başka kitapları da vardı. Bu kitaplardan okuyup öğrendikleri akıl almaz şeyleri (Hz. Muhammed'in bir parmak işareti ile Ay'ın iki parçaya bölünmesi v.s. gibi) gençlik günlerimizde bizlere anlatırdı. Bu anlatılanlar büyüdükçe ve öğrenin gördükçe beni akıl ve mantık yönünden rahatsız etmeye başladı. Bu nedenle 1995 senesinden itibaren gerçekleri bulmak amacıyla Ramazan ayında Kur'an okumaya başladım ve bitirdim. Bu sistem 2000'li senelere kadar devam etti. 2000'li senelerde yine bir Ramazan ayında okumak için Kur'an'ı elime aldığımda şu anda hangi ayetler olduğunu hatırlayamadığım birkaç ayet bir kağı'da yazılmış ve Kur'an'ın sayfaları arasında duruyordu.