Melekli tepsi ev halkından biri. Büyük büyük anneanneden mi ne kalmış. Kocakarı melek hepimizden yaşlı. Uzak diyarlardan gelmiş. Yorgunluk nedir bilmez her işe yetişir kanatlarıyla. Çay ikram eder pirinç ayıklar kahve sunar mutfağın başköşesinde musluğun borusuna yaslanıp oturur. Hepimizi izler oradan.
Eşyaların lisanını öğrenen bir kız çocuğu geziniyor evin içinde. Annesinin terliklerinden köşedeki ceviz vitrinden dantel örtülerden koltuklardanhalılardan duvarlardan gelen seslere kulak veriyor... Esra Kahya kuşaktan kuşağa kadınları annelerin kızlarından neler aldığını çocukluk denen kuyunun insanı nasıl içine çektiğini aşkın güzel bir şey olduğunu ve sahne gerisinde dönemleri şehirleri anlatıyor. Tepsideki Melek inceliklerle örülü bir aile tarihi romanı. Durup durup güldüren deli bir ağlama gibi.