On sekiz yaşına kadar bir gün bile babasının koyduğu kuralların dışına çıkmayan ve mükemmeliyet kavramına takıntılı bir zihnin sınırlarıyla yaşayan Safir Rochelle bir gece ansızın aldığı mesajla hayatının en büyük hatasıyla tanışır. Yüksek sosyete ve cemiyetin ortasındaki parıltılı hayatının aksine yalnızlığıyla kendine sarıldığı karanlık odasını aydınlatan loş ışığın altında bilgisayar ekranına düşen bildirimle hayatı boyunca saklandığı perdenin arkasından o gece çıkmak zorunda kalır. O anlarda ona mesaj atan kişinin başlı başına bir hata olduğundan emin olsa da henüz bilmediği bir şey vardır:
Ona ait bir hata olacağı... Onu alıp kalbinin ortasına koyacağı.
Kendisinden kilometrelerce uzakta olmasına rağmen ilk defa ondan saçılan parıltıyı fark eden biriyle tanışması Safir'i bu iletişimden kaçmaya çalışırken kendini ona çekilmiş halde bulmasını sağlar. Günden güne hiç tanımadığı ve görmediği biriyle kurduğu ruh birliği ve aralarındaki ahenk günün birinde yaşadığı kristal kafesin içindeki hayatını altüst edecek ve büyük bir karmaşaya yol açacaktır.
Yaşamak için yüz çevirdiği gerçekler ile yüzünü gülümseten yalanlar arasında bir seçim yapması gereken Safir bu hikâyenin sonunda neyi ve kimi seçecektir? Özgürlüğe kanat çırpmayı mı yoksa yerle yeksan olan kristal kafesin enkazında beklemeyi mi?
"SAKLANDIĞIM TÜM KUYTULARDA TEK BAŞIMAYDIM
TA Kİ SENİN KARANLIĞINLA TANIŞANA DEK."