Le Corbusier, modern mimarinin standartlarını belirleyen, geleceği ön gören güçlü sezgileriyle mimarlığı sanatın en üst plastik noktası olarak gören ödün vermeyen tavrıyla döneminin yenilikçi ve yaratıcı unsurlarını bir arada toplayan nitelikli ve derinlikli yapıtlar ele almıştır. Sanatçıyı ele alırken düz bir çizgi gibi görünenin asında karmaşık çizgisel bir forma dönüşmesi sanat kuramının ince düşünülmüş derinlikli yanlarıdır. Sanatında form mantığını yüksek yaratıcı olanaklardan bireyin yaşam alanlarının giderek küçülen algısına transfer etmesiyle geçmişin tortularından ve ihtişamından arınmaya çalışmıştır. Sanatçının eserlerinin mimarlık alanının içinden taşıp sanatın evrensel özellikleriyle tanımlanmasına neden olan onun yapıya yaklaşımındaki biçimsel bir eyleme mantığı yerine deneyimsel bir sezginin ürünü olması, insanın karışık ruh hallerinin, sorgulamalarını yansıtmasıdır.
Bu kitapta Le Corbusieri modernizm denen kalıpların içine girmeden sanatçının düşünme biçimini anlamaya çalışarak hem mimar hem de tutkulu bir yaratıcı sanatçı nitelikleriyle aktarmak istedik. Sanat kuramını yazarken her daim değindiği şiirsel hakikatin izinde doğru bir mimarlığın peşinde olduğunu eserlerinin her birinin farklı bir dünyayı kurgulamaya çalıştığından çıkarıyoruz. O nedenle Le Corbusier ve Form dediğimizde onun form anlayışının matematiksel hesaplamaların ötesinde tinsel bir boyut taşıdığını, sanatçıyı, çağdaşı diğer mimarlardan ayıranın bu zaman dışılık ve yaratıcı sanat bilincinden kaynaklı bir mekan yaratma isteği olduğu açıktır.