Devrime doğru hızla ilerlediğimiz, tek ülkede başlayacak ve 1848'de olduğu gibi tüm komşu ülkelere yayılacak ve mevcut toplumu temellerinden sarsarken, aynı zamanda yaşam pınarlarını da yeniden açacak bir altüst oluşa doğru hızla ilerlediğimiz açıktır.
Görüşümüzü doğrulamak için, her ikisi de zamanımızın tarihini derinlemesine inceledikten sonra, bu yüzyılın sonlarına doğru büyük bir devrimin kaçınılmaz olduğu sonucuna varmış olan ünlü bir Alman tarihçinin veya tanınmış bir İtalyan filozofunun) tanıklığına başvurmamıza bile gerek yok. Sadece son yirmi yılda önümüzde açılan panoramayı izlememiz yeterli; Sadece etrafımızda olup bitenleri gözlemlememiz gerekiyor.