26 Şubat 1992, Hocalı...
Kar, kanla karıştı. Bütün dünya sessiz kalırken, yüzlerce masum vahşetin içinde kayboldu. Evler yandı, aileler yok oldu. Ve bir çocuk...
Boynunda mercan kolyesiyle, katillerin ayaklarının dibinde sonsuzluğa uğurlandı.
O çocuğun ablası Xatire, o geceyi asla unutmadı. Unutamazdı...
***
27 yıl sonra, Transilvanya'da...
Zaman her şeyi değiştirirken, Xatire'yi değiştiremedi ama birini değiştirdi: O katliamın emirlerini veren adam, şimdi huzurlu bir hayat süren bir babaydı.
O gece emrettiği ölüm, şimdi kendi sevdiklerinin önüne dikiliyordu.
Bir hafta...
Xatire'nin elinde yalnızca yirmi yedi yıllık bir öfke ve alınması gereken önünde duran bir karar vardı: Adalet mi, yoksa intikam mı?
Cennetin Çiçekleri, Hocalı Katliamı'nın kapanmayan yaralarını, insanın vicdan ve öfke arasındaki savaşıyla buluşturuyor.
Geçmiş unutulabilir mi?
Affetmek mümkün mü?
Yoksa bazı çiçekler, yalnızca küllerin arasından mı büyürdü?