Bu kitap, Osmanlı'dan günümüze ulaşan medrese yapılarının geçirdiği dönüşümleri, değişen sosyo-kültürel ihtiyaçlar bağlamında inceliyor. Özgün mimarî kimliğini koruma çabası ile modern kullanım gereksinimleri arasındaki dengeyi sorgulayan bu eser, revaklı avluların zamanla nasıl kapatıldığını, bu müdahalelerin estetik ve yapısal anlamda nasıl olumsuz sonuçlara yol açtığını örneklerle ortaya koyuyor.
Yapılar değişebilir, işlevler dönüşebilir; ancak bir toplumun belleği olan tarihî mimarî dokunun ruhu, dikkatli bir yaklaşımla korunabilir. Geleceğin mimarlarına, şehir plancılarına ve kültürel miras koruyucularına seslenen bu kitap, bir dönemin sessiz tanıkları olan medreselerin bugünkü durumunu sorgulamakla kalmıyor; aynı zamanda, işlevsel ama saygılı bir dönüşümün mümkün olduğunu da hatırlatıyor.