Pierre Delye'nin yazdığı, Cécile Hudrisier'in resimlediği sevilen çocuk kitabı Küçük Adam Çok Acıktı, zincirleme hikâye formatı, tekrar eden cümleleri, neden-sonuç ilişkileri ve mizahi unsurlarıyla çocukların "tekrar tekrar" okutmak isteyeceği kitaplardan biri olacak. Üstelik kolaj tekniğiyle hazırlanan, âdeta canlı bir gösteri sunup sayfalardan taşarcasına ilerleyen rengârenk çizimler, hepimizi kıkırdamalardan kıkırdamalara sürükleyecek. Toprağın suya, canlıların yardımlaşmaya duyduğu ihtiyacı, tarım ve üretimin önemini Küçük Adam'ın sabırla sürdürdüğü küçücük yolculuğuna sığdıran bu neşeli çalışmayı, Suzan Baştürk'ün çevirisiyle okurlarımızın beğenisine sunuyoruz. Küçük Adam'ın Fırıncı'nın kapısını çaldığı gibi, en yakın kitabevinden ısrarla isteyiniz. Ekmeğinin peşindeki Küçük Adam sizi orada bekliyor olacak. *** Küçük Adam yeni güne uyanır. Çok açtır ancak evde yiyecek hiçbir şey bulamaz. Üstelik parası da yoktur. Biraz ekmek istemek için çıkıp Fırıncı'nın kapısını çalar. Fırıncı ise ona güzel bir teklif sunar.
Pofuduk ekmeklerin arasında başlayacak bu renkli yolculuk, acaba nerede sonlanacak? Eğlenceli bir koşturmaca seni bekliyor...
Tema: Kendimizi düzenleme biçimimiz Kavramlar ve Anahtar Sözcükler: Döngüler, Sistemler, İstek-İhtiyaç, SAĞLIĞIM VE GÜVENLİĞİM, ÇEVREMİZDEKİ YAŞAM, Üretim, Tüketim, İletişim Tutum ve Değerler: Değer bilme, İş birliği, Saygı, Sorumluluk Profil Öğeleri: Sorgulayan 4+ yaş / ANASINIFI-1-2. Sınıf
KİTAPTAN
Sabah oldu. Şehirde bir sokak, sokakta bir ev, evde bir yatak odası, yatak odasında bir yatak vardı. Yatağın içindeyse Küçük Adam ve onun bomboş midesi... *** "Fırıncı, bana ekmek verir misin lütfen? Karnım çok acıktı." "Yook Küçük Adam" dedi Fırıncı, "Ben ekmek vermem, ekmek satarım. Geçimimi böyle sağlarım." Küçük Adam cüzdanını çıkarıp içine baktı, o da boştu. "Ama benim param yok..." "Aaa, peki... O zaman sana bir teklifim var: Bana un getir, karşılığında sana ekmek vereyim." Küçük Adam değirmene koştu. Nefes nefese şöyle dedi: "Değirmenci, bana un ver. Unu Fırıncı'ya götüreceğim. Böylece bana ekmek verebilecek çünkü karnım aç." "Yook Küçük Adam" dedi Değirmenci, "Ben un vermem, un satarım. Bedavaya un öğütmem." "Ama benim param yok..." "Aaa, peki... O zaman sana bir teklifim var: Bana buğday getir, karşılığında sana un vereyim." *** "Irmak..." diye seslendi Küçük Adam, "Kupkuru olan Toprak için senden su alabilir miyim?" "Öyle mi?" diye sordu Irmak. "Lütfen Toprak'a götürmem için bana su ver, böylece o da bana ot verebilecek. Sonra otu alıp At'a götüreceğim, o da bana dışkısını verecek. Dışkıyı alıp Çiftçi'ye götüreceğim, karşılığında bana buğday verecek. Buğdayı alıp Değirmenci'ye götüreceğim, Değirmenci de bana un verecek. Unu alıp Fırıncı'ya götüreceğim, böylece o da bana ekmek verecek ÇÜNKÜ KARNIM AÇ." "Çok isterdim" dedi Irmak, "Ama gördüğün gibi bu sabah yatağımı toplayacak vakit bulamadım. Bana yardım edebilir misin?" *** Küçük Adam evine döndü. Oturup ekmeğini bir güzel kokladı. Gülümsedi. Bir parça koparıp yedi. Kalan diğer parça da fareler içindi. Gece oldu. Küçük Adam yatağına girdi ve bir güzel uyudu. Peki yarın? Yarın çok çabuk bugüne dönüşür. Her günün kendi sıkıntısı, ekmeği ve mutluluğu vardır... |