Elinizdeki kitap yalnızca edebî bir metin değildir. Hikmetli kelimeleri ve cümleleriyle, muhatabını tefekkürün engin denizlerinde gezdirir ve kalbin onda sükûnet bulduğu bir huzura eriştirir. Yazar her ne kadar şiirlerinin bir kısmını, fenâya mahkûm olarak nitelendirse de hakikatle ilişkisini hiçbir zaman yitirmemiş; eserlerini, her bir kelimesinin karşısına çıkarılacağı ve hesabının sorulacağı kaygısıyla telif etmiştir. Her insan gibi o da feleğin çemberinden geçmiş, farklı sûretlerde fenâ ve zevâlin darbelerini yemiş ancak nihayetinde Kur'ânî bir refleksle, hâdiselerin üzerindeki mesajı okumuş ve fenâda bekaya bir yol bulmuştur. Eminim ki her okur, bu satırlarda kendine dair bir şeyler bulacak, belki de gaflet karanlığı altında okuyamadığı veya unutmuş olduğu bazı manaları, bu eser vesilesiyle yeniden idrak edecektir.
Kaderin cilvesi düştünse aşka
O başka bir yerde, sen de bir başka
Diyorsan yanımda olsaydı keşke
Zaman, mekân, şartlar olduysa engel
Kitabın görüşsün yüzüne bedel
Karşı durmadınsa, zulüm edene
Bir de dilin ile demeyi dene
Ona da yüreğin yetmiyor mu ne!
Hakk'ı söylemene korkuysa engel
Kitabın haykırsın diline bedel
İsmin minareden duyulduğunda
Cismin musallaya konulduğunda
Önünde kıyama durulduğunda
Bir şey söylemene kabirse engel
Kitabın konuşsun diline bedel