İnsan, yaşamı boyunca nefsinin anlık istekleri ile kalbinin sonsuz arzuları arasında sürüp giden bir yolculuk yapar.
"Kalbin ve ruhun daire-i hayatına gir, düşündüğünden çok daha geniş bir âlem bulacaksın" diye bir söz vardır; kalbin ve ruhun, Allah ile bağ kurmasıyla kazandığı özgürlüğe dikkatimizi çeker. Nefsin anda ve anlık lezzetlerde hapsolmasına karşılık, insanın kalbi ve ruhu geçmişle, gelecekle ve hatta ahiret âlemleriyle bağ kurar ve oralardan lezzet ve elem alabilir. Geçmişte ulaştığı nimetlere yeniden kavuşacağı ümidini taşır, gelecekte Rabbinin rahmetiyle nimetlendireceğini düşünüp ferahlar, ahirete dair ümidi ise daha da fazladır. Çünkü iman eden ve güzel işler yapanlara müjdeler vardır: "Yaptıkları bütün bu güzel işler karşılığında onlar için göz ve gönül aydınlığı olacak hangi sürpriz nimetlerin saklı tutulduğunu hiç kimse hayal bile edemez." (Secde Suresi, 17)
Bu kitaptaki yazılarımda, kalbin ve ruhun o geniş dünyasına hem dikkat çekmek, hem de o dünyaya götürecek yollara işaret levhası koymak istedim...