"Onu anlamaya çalışıyor, etrafında pervane oluyordum ancak O, beni ne duyuyor ne de görüyordu bir buçuk yıldır. Çaresiz debelenip duruyordum işte. Bir anneydi Ebru, acısı çok büyüktü evet ama ben de babaydım. Peki ya benim acım! Bir de içimdeki bitip tükenmeyen hesaplaşma! Hissettiklerim, beni kahreden suçluluk duygusu... Can'ın gidişinden sonra Ebru'ya güç verebilmek adına çok yüklenmiştim kendime. O kadar yorgundum ki bitik haldeydim aslında. Son günlerde nefes almakta bile zorlanıyordum artık. İki günlüğüne bile olsa gitmek istedim evden. Nereye gidersem gideyim, acımın peşim sıra izimi süreceğini bildiğim halde gitmek istedim. Doğduğum topraklara, baba ocağına gitmekti niyetim. Burada nefessiz kalan ben, orada soluk alabilecek miydim, bilmiyordum ama en azından denemeliydim."