Fıstık yeşili bir otel odasına sığınmış, endişeyle odasından dışarı adım atamayan bir adam. Penceresinin ardında lapa lapa yağan kar ona zaman kazandırsa da, ne geçmişi ne de geleceği düşünmek istiyor. Çünkü her ikisinde de ona rahat yok. Kapıda ise, er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacağı, zorlu bir hesaplaşma onu bekliyor.
Peki, Erdinç Şenol'u bu odaya kilitleyen neydi?
Çocukluğunun Merter'deki Palmiye Apartmanı'nın basık atmosferinden başlayarak, onu reklam ajanslarının rodeosuna, oradan da Kadir Vakfı'nın karmaşık dünyasına sürükleyen bir hayat hikayesi bu. Aile, komşuluk, inanç ve ticaret üçgeninde şekillenen, eylemsizlik ve sürüklenme üzerine kurulu bir varoluş. O, "bir mucize beklerken", her şeyi olduğu gibi kabul edenlerin, "yavan toprağın tatsız bir meyvesi" olduğunu geç fark edenlerdendi.
Ta ki yolu, onu Suriye'nin savaş cephelerine uzanan karanlık, tehlikeli bir ortaklığın ve Erciyes'in beyaz, ölümcül sessizliğinin ortasına fırlatana dek.
Şimdi kar duruyor, zaman daralıyor. Erdinç'in elinde sadece anlatacakları var. O bu odadan kurtulmanın bir yolunu bulabilecek mi? Yoksa o da çığ altında kalanlar ya da unutulanlar arasına mı katılacak?
Başka Yerde, bir adamın pasifliğinin onu sürüklediği dehşet verici bir girdabın, vicdan muhasebesi ve kurtuluş arayışının mizahla harmanlanmış hikayesi. Erdinç'in ilk bakışta gerçeküstü gözüken öyküsü okuyucuyu Türkiye'nin yakın tarihi ve bugününün gerçekleri üzerine düşünmeye davet ediyor.