LANETLİ BİR MİRAS.
ERİYEN SINIRLAR.
KENDİ GÖLGESİNDE DOĞAN BİR KATİL.
Sahip olduğu hırs, ruhunu bir küreğin kazabileceğinden çok daha derin kazmıştı. Öyle ki ne kendi benliğinden arta kalanlar birleşebiliyordu ne de yeni bir varlık baş gösteriyordu kazılan yerlerde.
Jack Daimon'ın hayatı, ölümcül bir hastalığa yakalanan sevdiği kadını kurtarmak için atıldığı umutsuz bir kumarla tamamen değişiyor. Gönüllü olarak katıldığı Avoia deneyi, onu yalnızca yüksek güvenlikli bir akıl hastanesine değil, aynı zamanda kendi zihninin derinliklerinden doğan bir labirentine hapsediyor.
Ancak çok geçmeden Jack, yeraltındaki o karanlık odanın sadece bir hapishane değil, kendi ailesinin lanetli mirasının ve insanlık dışı deneylerin de merkezi olduğunu anlıyor. Jack, çocukluk arkadaşının intikamı peşinde koşarken, kendi bedeninin katil olduğunu gösteren dehşet verici kanıtlar buluyor.
Şimdi North Brother Adası'nda, gerçekle sanrının sınırlarının eridiği bu cehennemde, Jack sadece hayatta kalmaya değil, kim olduğunu ve neden kötülüğe bu kadar yatkın olduğunu öğrenmeye çalışıyor.
O, cehennemin en alt katındaki, en kıdemli günahkâr.
Peki bu savaşta, Jack Daimon en sonunda kim olarak ayağa kalkacak?