20'li yılların, tozundan, sıtmasından, keçisinden ve kalesinden gayrı hiçbir şeyi olmayan yangın yeri görünümündeki Ankara'sında herkes bir şeylerin peşindeydi; Zekeriya Sertel küçük kızı için mikropsuz bir bardak süt, Rıza Nur bir çift frenk gömleği, mebuslar sığınacakları kerpiç bir ev, memurlarsa akşamları demlenecek "Dilaver suyu" için nelere katlanmamışlardı ki!"