XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı'nın sancılı yıllarında doğan Tahir ve Ali Bedri beylerin Mektebi Sultani'de öğrencilik yıllarında başlayan iç içe ancak bir o kadar da farklı öyküsü.
Genç yaşta büyük sorumluluklar alan Tahir okulu bitirdikten sonra Jön Türkler'in yanına Selanik'e gider burada İttihat ve Terakki'ye katılır ve Manastır İsyanı'nın stratejistleri arasında yer alır. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döner fakat beslediği idealler onu sırasıyla Trablusgarp ve Balkan cephelerine sürükler.
Hayata zevklerin peşinden koşmak için geldiğine inanan Ali Bedri ise Osmanlı'nın çöküşüne ülkenin gitgide felakete sürüklenişine hiç aldırmadan evi ve Pera'daki eğlence yerleri arasında ömrünü geçirmeye devam etmekte hatta bilmeden Fransız istihbaratı için çalışmaktadır.
Ali Bedri'nin karısı Rebeka'nın (Müslüman ismiyle Leyla) kendi cemaatiyle hiçbir ilişkisi kalmamıştır hatta onların nezdinde bir ölüdür. Kocasının ilgisizliği neticesinde evini terk eder ve İngiliz istihbaratının İstanbul'daki ikinci adamı Yüzbaşı Rawlings'in eline düşer.
Bu arada Ali Bedri Ekim Devrimi'nden sonra Türkiye'ye sığınan egzotik dansçı Tatyana'yla büyük bir aşk yaşamaya başlamıştır. Ancak Tatyana'nın güzelliğinden etkilenen tek erkek Ali Bedri değildir...