Karar verilmesi gibi dilendirilmesi de zordur "vedalaşma" gerçeğinin.
O anın tespiti de öyle.
İstenmesede sık yaşanan bir insanlık halidir o.
İçinde çok şey barındırır.
Her ayrılış önce duyguda belirir.
Duygu derinleştikçe düşüncede var olmaya doğru ilerler.
Ve nihayet sıra kaçınılmaz olarak söze geldiğinde yolculuk helal
yola direnmek azap olur.Yolculuk ki yaşadığıngüldüğün ağladığın konuştuğun durduğun sevdiğin sevildiğin nefrete uğradığın anladığın anlamadığın
anlaşılmadığın düşünceye daldığın düşüncesizleştiğin umursamazlıklara yelken açtığın bencillikle özveri arasında gidip geldiğin yerden başını alıp gitmektir bir miktar.Biliriz ki; dünya bir tek insanın bile bütün duygularına düşüncelerime ve isteklerime cevap vermekte yeterince zengin değil...Bir veda sesi yükseliyor içimde...
Aldanmışlığa başkaldırıp bir kere daha yola koyulmanın adıdır bizde veda .
Zordur bırakıp gitmek.
Bizim buralarda insan öyle kenarından köşesinden değil
tam içinden bağlanarak yaşar hayatı.
Önemser hayatı ve hayatın içindekileri eşyayı kullandığı kalemi oturduğum masayı karşısında duran tabloyu camın kenarına iliştirilen çiçekleri...
Ve en çok insanı...
Herşey gelir geçer ama insan kalır bizde.
Gitsekde götürürüz onları ya da bir yaşanmışlık bırakırız geride.
Ayaklarımız yere bassa da ; duygularımız veda öncesinde
fikirlerimizde gelecektedir.
İnsan ki; kendine veda edebilmeli...
Umudumuz veda ile gelen büyük göçte.
Ve bir veda sesi yükseliyor içimde...