SÖZ NE İŞE YARAYACAKSA

Bize dünyanın artık seküler ve rasyonel bir yer olduğunu öğrettiler. Bilimden başka hiçbir gerçekliğin akıldan başka hiçbir yolun olmadığını söylediler. Deneyin ve gözlemin konusu olmayan bütün şeylere inanmanın mantıklı olmadığını ezberlettiler. Bilim devrimini ve Vico'dan beri olanları Kuantumu ve Einstein'ı. Einstein'ın devirdiği Newton'un bilimselliğini bile onun 'küçük sapkın' eğilimlerine rağmen anlattılar bize. Dinledik de. Evrim'in kendisinin tanrıyı çoktan dünyadan kesin bir şekilde kovduğunu kabul etmemizi istediler. Mantıklı argümanlar ikna edici deliller sundular kabul de ettik. Artık dediler gözümüzle görüp de deneye tabi tutup sonsuz tekrarlarla aynı sonucu vermeyen hiçbir şeye saygı duyulmaz.

Artık 'eski' dünyanın olmadığını sadece ve sadece rasyonel aklın hakimiyetinde bir makuliyet bulunabileceğini de. Bunu önce kendileri söylediler kendi dillerinde. Sonra büyük ve meşhur çevirmenleriyle dünyanın tüm ülkelerinde bizzat o dillerin kendisinde tekrarladılar. Mümin Türkçeye kâfir bir parantez açıp burada bile kavramlar kurdular. Müfredatlarımıza da soktular bunu. Kadrolu çevirmenleri sadece bilim adamı kisvesiyle konuşmadı elbette. Gazeteci olarak da karşımıza çıktılar. "21. Yüzyılda da hala tanrı mı olurmuş" diye diye gülümsediler ve inanç kavramının kendisinin bile ilkel bir şey olduğunu söylettiler onlara. Dinledik de. Batı'yı ve gelişmiş uygarlıkları gösterdiler parmaklarıyla. Bizim neden 'geri' kaldığımızın sebebi olarak. Amerika'nın bu denli gelişmesinin arkasında 'özgür ve rasyonel düşünce'nin olduğunu bir türlü anlamak istemeyen bize tane tane ve tekrar tekrar anlattılar.

Sonra bilimin de yeterli olmadığı yerde 'din'i soktular devreye. Çünkü bazıları bütün bunlara rağmen anlamamakta diretti. Annemizin dua etmek için gittiği o türbe bile önce bilimsel bulunmadı. Annelerimiz o bulunmayan bilimselliği önemsemeyince sonra bunun dinde bulunmadığını anlatmak için çırpındılar. Anneleri değilse de en azından çocuklarını ikna edelim diye yaptılar bunu. Eğer ve illa vazgeçilmeyecekse dinin de rasyonel bir zeminde olması gerektiğini bir parça kabul edilebilir bulacaklardı. Ama bulmadılar. "21. Yüzyılda da hala tanrı mı olurmuş" diye diye küçümsediler yine.

Sonra İsrail'in başbakanı çıkıp neden bebekleri de öldürdüklerini Tevrat'tan bir alıntıyla izah etti. Canlı yayında ve tüm dünya izlerken. Haklıydı da çünkü tanrısı bebekleri ve hayvanları bile öldürmelerini istemişti.

Sonra Amerika'nın dışişleri bakanı neden İsrail'i kayıtsız şartsız desteklemek zorunda olduklarını İncil'i referans göstererek açıkladı.

Sonra İsa'nın gelmesi için bazı şeylerin olması gerektiği konusunda ittifak yapmış oldukları söylendi. Yahudi Krallığı kurulmadan İsa gelmeyecekmiş çünkü. Ve gelişmiş uygarlığın ve bizzat başkanının deyişiyle tarihin en büyük ulusunu sapkın bir tarikatın yönettiği anlaşıldı. Gerçeklik mi burada bitiyor yoksa komplo mu burada başlıyor?

Bizim çevirmenler sessiz kaldılar elbette. Hamas'ın bunu neden yaptığını ve nasıl bir 'dinci terör örgütü' olduğunu ve Filistin halkına zarar verdiğini anlattılar. Üzüldüklerini de söylediler yalan yok.

Dünya dönüyor. Söz ne işe yarayacaksa. Bu yazıyı bir sonuca bağlamamız gerekir öyle değil mi? Ne işe yarayacaksa.