Ayraç Aylık Kitap Tahlili ve Eleştiri Dergisi Sayı:9 Yıl: Haziran-Temmuz 2010
"Her dergi bir okuldur." diyordu Cemil Meriç. İnsanlar yetiştirir. Fikirler doğurur. Okul aynı zamanda ekol demekti. Meriç'in en çok yakındığı da yaşadığı topraklarda bir "gelenek" yani bir "ekol" bir başka ifadeyle bir "okul" bulunmayışıydı. 'Okul insanlar' vardı belki. Tarık Zafer Tunaya'ya en büyük tavsiyesi de buydu. Okullaşan insanlar yetişmesini gözlüyordu her insanın etrafındakileri büyütmesini fikirlerle buluşturmasını istiyordu. Yunan'dan Mısır'a; Kuzey Avrupa'dan Hint'e uzanan bir rotada gezinirken onun zihni geleneğinden koparılmış bir ülkenin güdük kalışına "Sen bir azgelişmişsin!" hitabına razı olmuş bir entelijansiyanın çaresizliğine üzülüyordu. 13 Haziran 1987'de öldüğünde gözleri okumaktan kör olmuştu. Onun dünyası kitapların dünyasıydı. Jorge Luis Borges'le aynı kaderi paylaşmıştı. Kitaplarla dolu bir kütüphanede yaşayan 'aydın' körlükle imtihan edilecekti; Borges buna "Tanrının ironisi" dedi.
Borges körlüğün "bir yaz akşamı gibi ağır ağır" geldiğini söyler. Şikâyet edilecek bir şey değildir. Zamanla alışır. Meriç de körlüğe alışmıştır bir bakıma. Kızı Ümit Meriç ona kitap okuyarak hayatla arasında bir köprü kurmaya çalışır. Kitap okumayı nefes almak gibi gören Cemil Meriç'in oksijen çadırıdır adeta. Ümit Meriç "Bilgiye aç bir fırına kürekle kömür atmak" diye niteler bu okuma seanslarını. Doymak bilmeyen bir zihindir Meriç'inki. Beklediği özlediği aradığı entelijansiya da böyledir. Günlüklerinde şikâyet ettikleri genelde bu konuda yoğunlaşır; merak etmemek fikir üretmemek ezberden öteye geçememek. Dergileri bu nedenle önemsiyor Meriç. Toplumu harekete geçirecek insanları fikirler etrafında toplayacak fikir işçiliğini ön plana çıkaracak bir ütopya onunki.
Dergilerin muhakkak toplumsal işlevleri tartışılabilir; neticede okurla ilişkiye girdiği andan itibaren her metin sosyalleşir. Ancak eninde sonunda her toplum bireylerle birlikte tarihe hizmet eder. Tarihi şekillendiren söylemleri belirler kelimelerin etrafında kümelenir ürettiği fikirler kadar var olur. Meriç'in "dergi okuldur" sözünün anlamı altında okulların sürüklediği bir tarih anlayışı yatar bu nedenle. Bilgi de devletler gibi doğar büyür ve zamanı gelince ölür. Söylemlere ömür biçmek mümkündür. Dergiler bilgiyi doğuran insanların (Sokrates'in dediği gibi ebelerin) mekânıdır. Meriç'in bezginliğini azaltan ona ve onun gibi düşünenlere nefes aldıran bir mekân. Ortaya konan her ürün tarihsel olarak bir söylemin üzerine oturur ve/ya onu genişleten bir etkiye sahiptir. Okulların bir tarafı gelenekle bağları kurarken bir yanı da büsbütün 'ilerlemeci' politikaların ürünüdür. Meriç'in şikâyet ettiği zihinsel körlüğü aşmanın da bir yoludur...
...
ÜRÜN ÖZELLİKLERİ
- Basım Yılı:2010
- Baskı:1
- Kağıt Türü:Kitap Kağıdı
- Ebat:21 x 29
- Dil:Türkçe
- Cilt Durumu:Karton Kapak